Etikle İlgili Bazı Hikayeler

Etikle İlgili Bazı Hikayeler

ETİKLE İLGİLİ BAZI HİKÂYELER


ARKADAŞLIK

Kötü karakterli, kaba bir genç varmış. Bir gün babası ona, çivilerle dolu bir torba vermiş.

- Arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin her gün bu tahta perdeye bir çivi çak, demiş.

Genç, ilk günde tahta perdeye 7 çivi çakmış, bu sayıyı çok bulmuş. Sonraki haftalarda kendi kendini kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip durumu söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence: dersimiz.com

- Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdeden bir çivi çıkart, demiş. Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki tahta perdede hiç çivi kalmamış. Babası ona:

-Aferin evlat, iyi davrandın; ama bu tahta perdeye dikkatlice bak, ne çok delik var değil mi? Artık hiçbir şey geçmişteki gibi güzel olmayacak. Arkadaşlarla tartışıp kavga ettiğin zaman kötü kelimeler kullandın, kalplerini kırdın. Her kötü kelime bir yara, bir delik olarak onların ruhunda aynen kalacak, kapanmayacaktır, demiş.

 

DERVİŞ KAŞIKLARI VE SEVGİ

Bir gün ermişlerden birine:

- Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? diye sormuşlar.

"Bakın göstereyim" demiş, ermiş. Önce "Sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak" onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar sofraya. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koşmuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.

Fakat o da ne?

Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

 

Bunun üzerine, "Şimdi" demiş ermiş, "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar gelmiş, oturmuşlar sofraya. "Buyurun" deyince, her biri uzun saplı kaşığını çorbaya daldırıp, karsısındakine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

 

"İşte" demiş ermiş, "Kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim ki karşısındakini düşünür de onu doyurursa o da doyurulacaktır şüphesiz. Ve şunu da unutmayın, gerçek sevgi pazarında alan değil, veren kazançtadır daima."

 

HZ. ÖMER’İN KANDİL HİKAYESİ

Devlet başkanı Hz. Ömer’in gece yarısı evine bir ziyaretçi gelmişti. O sırada Hz. Ömer, mum ışığı altında devlete ait bazı işleri planlamaya çalışıyordu. İşlerini bitirene kadar bekletti misafirini ve söndürdü mumu, kalktı başka bir mum yaktı. Bu hareket misafirin tuhafına gitti. Sebebini sormadan edemedi. Hz. Ömer’in verdiği cevap son derece düşündürücü idi.

– Söndürdüğüm şu mum, devlete aittir; devlet işlerini görürken ondan faydalanırım; fakat misafirlerimle konuşup görüşürken, sohbet derken bu mumu kullanmak bana haramdır. Onun için şahsıma ait olan mumu yaktım.

 

Feridun ESER

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Etikle İlgili Bazı Hikayeler