23 Nisan Öğretmen Konuşma Metni

23 Nisan Öğretmen Konuşma Metni

Sayın Lise Müdürüm, Sayın Ortaokul Müdürüm, Sayın Ders Nazırım, Değerli Öğretmen Arkadaşlarım ve Sevgili Öğrencilerim,

 

23 Nisan 1920 büyük önder Atatürk’ün deyimiyle: “Türk millî tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır. Bütün bir düşmanlık dünyasına karşı ayağa kalkan Türk halkının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni meydana getirmek hususunda gösterdiği fevkaladeliğin ifadesidir.”

 

23 Nisan 1920;  bir yanı ile düşman işgaline karşı yürütülen varlık yokluk mücadelesini, yani Türk’ün karakteri olan bağımsızlık ülküsünü, bir yanıyla da beş bin yıllık Türk siyasî tarihinde bundan önce bir emsali olmayan,  milleti merkeze alan; yani tamamen millet iradesine dayanan ve her türlü vesayet anlayışını ortadan kaldıran “Ulusal Egemenlik” idealini sembolize etmektedir.

 

I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış, bir teslimiyet belgesi olan 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşmasının ardından her köşesi düşman tarafından işgal edilmiş bir ülkenin, o karanlık atmosferinde umudunu yitirmemiş bir avuç vatanseverin Mustafa Kemal’in önderliğinde başlattığı İstiklal Savaşı’nın başarılı olması her şeyden önce halkın desteğine bağlıydı. Bu nedenle bu aksiyonun en başından beri halkın desteğine büyük önem veren Mustafa Kemal, attığı hiçbir adımı kişisel bir girişim olarak yapmamış, arkasına her zaman halkın desteğini almak istemiştir.  19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkıp Milli Mücadele’yi başlatmasından,  23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin açılışına kadar geçen süreçte Mustafa Kemal’in her söylemi, her adımı, her icraatı millî iradeye ne kadar önem verdiğinin örnekleriyle doludur. 

 

Nitekim 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışında;  “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ilkesinin ön plana çıkarılması, Mustafa Kemal’in Meclis’e sunduğu 24 Nisan 1920 tarihli önergede; “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üstünde bir güç yoktur” ibaresinin yer alması, millet iradesine verilen önemin ve dolayısıyla adı konulmadan cumhuriyet idaresine geçildiğinin açık bir göstergesidir. 

 

Olağanüstü şartlarda kurulan ve gücünü doğrudan Türk Ulusundan alan bu “Gazi Meclis”, Millî Bağımsızlıkla Millî Egemenliği aynı anda gerçekleştirerek dünya tarihinde emsali olmayan bir başarıya imza atmıştır. Bir yandan Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanırken, diğer yandan yeni Türk devleti Cumhuriyet rejimine geçmiştir.

 

23 Nisan 1924'te bayram olarak kutlanmasına karar verilen 23 Nisan gününün bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk tarafından çocuklara armağan edilerek Ulusal Egemenliğin yanı sıra Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlaması son derece anlamlıdır.

 

Neden Çocuk Bayramı? 

Çocuk denildiğinde zihnimizde meraklılık, yaratıcılık, yeniliklere açık olma, bağımsızlık gibi nitelikler çağrışım yapmaktadır. Çocuklar, böyle gelmiş böyle gider düşüncesine bağlı kalmaksızın düşünebilme yeteneğine sahiptirler. Yaşamlarının ilk beş yılı boyunca bağımsız bir insan olmak için mücadele veren çocuklar, çoğu zaman bir yetişkini kıskandıracak ölçüde hayal gücü, sorgulama ve yaratıcılık kapasitesine sahiptirler. Bu nitelikler göz önünde bulundurulduğunda çocukluk, biyolojik olarak yaşamın bir döneminde yaşanıp yitirilen bir dönem olmanın ötesinde bir anlama da sahiptir. Biyolojik çocukluk kadar ruhun çocukluğu da önemlidir. Ruhun çocukluğu özgürlük ve bağımsızlık ister. Bu sebeple çocukluk bir karakter biçimi olup, yeniliğin, dönüşümün yılmadan ardından koşabilme her dem taze kalabilme, olgunluğu çocuk ruhuyla yoğurabilme anlamlarına da gelir. İşte Ulu Önder Atatürk’ün Cumhuriyete kazandırmaya çalıştığı ruh, Cumhuriyet ruhu böyle heyecanlı, meraklı, araştırıcı, yaratıcı bir çocuk ruhudur. Cumhuriyet ruhu; bilim, sanat ve düşünce alanında özgün ve yaratıcı ürünler ortaya koyan, yaşama kendi açısından bakabilme cesareti taşıyan olgun bir çocuk ruhudur. Bu sebeple Ulu Önderin 23 Nisan’ı çocuklara armağan etmesi, Türkiye Cumhuriyetini gençlere emanet etmesi, onlara olan derin şefkatinin yanı sıra, onlara duyduğu güvenin de bir göstergesi olması açısından dikkate değerdir. Zira 23 Nisan’ın Milli Egemenlik Bayramının yanı sıra Çocuk Bayramı olarak da kutlanması çok anlamlıdır. Bu suretle milli egemenlik kavramı ile milletin yarınlarını, geleceğini yansıtan çocuk kavramı arasındaki ilişki de vurgulanmış olmaktadır. Geleceğimizi kime emanet edeceğini isabetle tayin eden Atatürk, çocukları ve gençleri önemsemiş ve onlara ilgi göstermiştir. Bu sebeple Atatürk’ün ulusal egemenliği çocuk bayramıyla birleştirmesi ve milli egemenlik kavramıyla milletin geleceğini temsil eden çocuk kavramını birbirine bağlaması O’nun dehasının bir göstergesidir.

 

Cumhuriyet; sürekli bir devinim, yenilenme, atılım, araştırma demektir. Cumhuriyetin özünde adeta bir çocuk ruhu vardır. Bu sebeple, onun içinde taşıdığı dinamik, taze ve yaratıcı çocuk ruhunu yitirmeden, o ruha uygun bir biçimde yorumlanması; düşüncede, bilimde, sanatta, olgun çocuk ruhu ile yaratıcı ürünler ortaya konulması, her zaman taze ve keşfedici olma özelliğinin korunması hepimizce gerekir.

 

Değerli öğrencilerim,

Bizler egemenliğin değerini biliyoruz, cumhuriyetin değerini biliyoruz. Cumhuriyet ile birlikte taçlanan kazanımların farkındayız. Bu değerleri korumayı -tabi bu değerleri korurken siz çocuklarımızı ve gençlerimizi de giderek çeşitlenen tehlikelerden korumayı- kutsal bir görev olarak görüyoruz. Çünkü öğretmenlik bizim için sadece bir meslek değil aynı zamanda cumhuriyeti kuran, ülkeyi kör karanlıktan aydınlığa çıkaran Mustafa Kemal Atatürk’ün bize verdiği sorumluluktur, vazifedir. Sizler de yarının büyükleri olacaksınız. Cumhuriyetin tüm kazanımlarına sahip çıkınız, Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yol doğru yoldur, bu yoldan asla sapmayınız.

 

102 yıl önce milletimizle birlikte yola çıkan, bu milletin evlatlarına bu ülkeyi ve Türkiye Büyük Millet Meclisini emanet eden Mustafa Kemal Atatürk’ü, O’nun silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve gazilerimizi şükran ve minnetle anıyorum. Onlardan aldığımız güç ve ilhamla özgürlük ve demokrasi bayrağının sonsuza dek dalgalanacağına inanıyorum.

 

Konuşmamı büyük önder Atatürk’ün şu sözleriyle noktalamak istiyorum: “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da Milli Egemenliktir. Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir.”

 

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun…

                                                                                                                           Sedat KARACALAR

                                                                                                                            Galatasaray Lisesi

                                                                                                                   Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

 

Sedat Karacalar

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

23 Nisan Öğretmen Konuşma Metni