Aydınlık Geleceğin Âşıklarına

Aydınlık Geleceğin Âşıklarına

AYDINLIK GELECEĞİN ÂŞIKLARINA
   Öğretmen, sosyal yargılarını başka dünyanın aydınlarının eserlerinden değil, kendi toplumundan; kitaplara bakarak değil, halkın içine girerek vermelidir. Çünkü o, halkın karşısında sorumluluk duyan bir kişidir. Bunun için, halkının sosyal ve psikolojik yapısını, tarihsel ve kültürel bağlarını, dilini, duygularını, sahip olduğu değerleri ve yaşam biçimini bilmek durumundadır. Bundan sonra doğruluk ve içtenlikle işe koyulduğu zaman, kendisinin de halktan biri olduğunu ve köklü bir ağacın dalları ve yaprakları gibi halkıyla aynı nefesi alıp verdiğini görecektir. Öğretmen, hedefine ulaşmak için önünde oldukça uzun bir yol bulunduğunu bilmelidir. Yaşamın engebeli yollarında ilerlerken, ters anlayışlarla, moral ve cesaret kırıcı tutumlarla, davranışlarla ve hatta kendisine çok ağır gelebilecek koşullarla karşılaşabilir.

   Öğretmen, bunları yaşamın doğal bir zorunluluğu olarak görmeli, cesaret ve öz güveninden hiçbir şey yitirmemeli ve hedefine doğru mola almadan, kararlılıkla yoluna devam etmelidir. Öğretmen, hiçbir zaman için bilgi düzeyini, seviyesini küçümsememelidir. Kendisinin de mutlaka bir şeyler verebilecek kapasitede olduğuna içtenlikle inanmalıdır. Zira en görkemli bir ağacın meyvesine gereksinim duyanlar olduğu gibi, çok önemsiz görünen sıradan, basit bir yosun parçasına gereksinim duyan, yaşaması ona bağlı olan sayısız canlının varlığı da bilinmektedir.

   O hâlde öğretmen, kendisine tam bir öz güven duymalıdır. Douglas MALLOCH, ünlü bir şiirinde bu durumu veciz bir şekilde dile getirmektedir: EN İYİSİ" Dağ tepesinde bir çam olamazsan, Vadide bir çalı ol. Fakat oradaki en iyi küçük çalı sen olmalısın.Çalı olamazsan bir ot parçası ol, Bir yola neşe ver. Bir misk çiçeği olamazsan bir saz ol. Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın. Hepimiz kaptan olamayaz, tayfa olmaya mecburuz. Dünyada hepimiz için bir şey var. Yapılacak küçük işler, büyük işler var, Yapacağınız iş, size en yakın olan iştir. Cadde olamazsan patika ol. Güneş olamazsan yıldız ol. Kazanmak yahut kaybetmek ölçü ile değildir. Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın."İdeal-örnek bir öğretmenin üç önemli temel özelliği vardır:doğruluk, iyilik ve güzellik; bir başka söylemle bilgi, etik(ahlâk) ve sanat. Aydınlık gelecek aşkı, özlemi ve umuduyla yoğrulmuş bir öğretmen için, çabasız geçen her gün ve bir etkinlik yapmadan, bir şeyler üretmeden geçen her an, vicdanını ezecek ağır bir yük, yüce duygularını incitecek acı bir ızdırap olacaktır. Paslanmaktansa yıpranmayı tercih edenlere... İnsanları bilgisizliğin koyu bataklığından aydınlığa kavuşturanlara... Uygarlık peteklerini süzme saf bal ile dolduranlara... Geçmiş çağlardan günümüze süzülerek gelen seçkin kişilerin mimarlarına... Ve tüm bu güzel meziyetlerin sahiplerine gönül verenlere sonsuz SEVGİLER...

   İdeal-örnek bir öğretmenin üç önemli temel özelliği vardır:doğruluk, iyilik ve güzellik; bir başka söylemle bilgi, etik (ahlâk) ve sanat. Aydınlık gelecek aşkı, özlemi ve umuduyla yoğurulmuş bir öğretmen için, çabasız geçen her gün ve bir etkinlik yapmadan, bir şeyler üretmeden geçen her an, vicdanını ezecek ağır bir yük, yüce duygularını incitecek acı bir ızdırap olacaktır.

   Kimdir öğretmen?..Görev ve sorumlulukları nelerdir?..Toplum içindeki rolü ve fonksiyonu nedir? İşte bu türden soruların "İdeal-örnek öğretmen nasıl olmalıdır?", "Öğretmen ikibinli yıllara nasıl hazırlanmalıdır?" sorularından önce yanıtlanması gerekir. Çünkü bu sorulara vereceğimiz yanıtlar önümüze bir yol açacaktır. Öğretmen, içinde yaşadığı toplumun insanlarını bilgisizlik ve cehaletin koyu bataklığından aydınlığa, uygarlığa çıkarmak için uğraş verenin adıdır. Işığın karanlığı, hareketin durgunluğu ve uyanıklığın uykuyu gidermesi gibi, öğretmen de o kutlu gölgesiyle bilgisizliği, cehaleti, geri kalmışlığı gidermektedir. Onların gönüllerini, ufuklarını açmaktadır.

   İnsanların "olabileceklerinin en iyisi" olmalarını sağlamaktadır. Öğretmen, uygarlıkların temel taşıdır. Öğretmen yetiştirmeyi kendisi için hedef seçmeyen her uygarlık, er geç yıkılmaya ve unutulmaya mahkûmdur. Uygarlık, ne kadar şatafatlı kalıplar içinde sunulursa sunulsun, yasalar ne kadar iyi yetişmiş yargıçlara hazırlattırılırsa hazırlatılsın, uluslar ne kadar seçkin liderler yetiştirirse yetiştirsin, bunları eğitim-öğretim yoluyla bireylere ve topluma özümsetecek, aşılayacak, uygulama sahasını sağlayacak öğretmenini yetiştirmedikçe asla etkili ve başarılı olamaz. Nice düşünür, aydın ve liderin üzerinde hemfikir olduğu gibi, öğretmen bir çağın, bir ulusun geleceğini satın alabilecek tek kişidir. Çünkü onun hedefi, insana yön vermek,
onu düzene koymak ve yeryüzünün aydınlanmasını sağlamaktır. Yüreğindeki aydınlık gelecek özlem ve umudu, onu durağanlıktan ve kokuşmaktan şiddetle alıkoymaktadır.

   Büyük Lider'in:"Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." sözü bu gerçeği özlü bir şekilde ortaya koymaktadır. Hepimiz artık ikibinli yıllarda yaşıyoruz. İkibinli yıllardan kasıt:düşünsel özellikler, kültürel ve ahlâkî değerler, tüm zorluklar, çıkmazlar, yenilgiler, başarılar, çirkinlikler veya güzellikleriyle bizi etkileyen koşullar ve etkenlerin tamamıdır. Ancak öğretmen için takvimlerin ikibini veya üçbini göstermesinin çok fazla önemi yoktur. Çünkü takvimin gösterdiği zaman ile sosyolojik zaman farklı şeylerdir.
  Öğretmenin yapacağı ilk iş, bu takvimsel zamana bakmak değil, kendi toplumunun sosyal zamanını belirlemektir. Yani içinde yaşadığı toplum, hangi tarihî süreçten geçiyor, bunu anlaması gerek. Ancak bununla aydın bir kültüre, evrensel bir uygarlığa, özgür bir düşünceye, bilimsel buluşlara ve aklî değerlere önayak olabilir.

Editör

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Aydınlık Geleceğin Âşıklarına