Dirilişin Destanıdır Çanakkale Ruhu (Kompozisyon)
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak, eğer uğruna ölen varsa vatandır."
Çanakkale içinde aynalı çarşı, ana ben giderim düşmana karşı, ezgisinin namelerini işitir de Anadolu anası kendi elleriyle kınalayarak şah diyarına, namus diyarına, şehitler diyarına, Gelibolu'ya gönderdiği ciğerparesini hatırlayıp efkârlarını sinesine sindirerek "Of, Of!" diye biten nakaratı gönlünün olanca harıyla dudaklarından döküvermez ki.
"Yüreklerimizde sıcaklığını hâlâ hissettiğimiz Çanakkale Harbi, kan deryasında duruluş destanıdır. Çanakkale Harbi, devleri devirerek devleşen kınalı koç yiğitlerin harman oluşudur. Çanakkale Harbi, toprağın yanışı, zamanın donuşudur. Çanakkale Harbi bu toprağın bedelinin körpecik bedenlerin kanlarıyla ödenerek vatan edilişidir. Çanakkale Harbi bu asil milletin, millet olma vasfını tarihe altın harflerle yazdırışıdır. Çanakkale Harbi, Çanakkale ruhunun nakış nakış, motif motif şehit kanlarıyla arşa yükselişidir. Çanakkale Harbi benliğinden ve kimliğinden koparılmaya, başkalaştırılmaya çalışılan ve bu yolla özgürlüğüne vurulmak istenen esaret zincirlerine karşı Anadolu'nun millî direncinin şahlanışıdır. Çanakkale Harbi Türkiye Cumhuriyeti'nin ön sözüdür." Milletlerin geçmişte yaşadıkları başarılarından gurur duyma ve övünme hakları başarısızlıklarındansa ders çıkarma vazifeleri vardır. Tabi bunu yapabilmek için de onları unutmayıp daima hatırlamak ve anma vazifeleri de. Çünkü bu büyük zaferi kazanan ve dünya tarihinin tek gerçek destanını yazan Çanakkale ruhunun gelecek nesillere aktarılması kutsal bir mirastır. Çanakkale ruhu bu millete her zaman lazım olacak manevi bir güç maddi bir kuvvet kaynağıdır. Çanakkale savaşının temellerine indiğimizi düşünürsek batılıların tarihin babası dedikleri İngiliz tarihçi Arnold Toynbee'nin şu sözleri Çanakkale Harbi'nin de temelini oluşturmaktadır. "Şayet tarih sahnesinden, Osmanlı'yı çekip alırsanız geriye ne kalır? Osmanlı olmasaydı bugün Kuzey Afrika, Balkanlar, Kafkaslar'ın batısı, Anadolu ve tabi Kudüs ve Constantinopolis Hristiyan ülkesi olacaktı. Ortadoğu ise İslamiyet adacıkları hâlinde azınlık dini olarak kalacaktı." Çanakkale Harbi'nin özeti aslında işte bu birkaç cümle içinde saklıdır. Bu cümleler Çanakkale Harbi'nin de özetidir. Avrupa tarihi babasının bu ifadesi bize Çanakkale Harbinin daha 1071 yılında başladığını ve Osmanlı cihan devletinin yirmi dört milyon metre kareye ulaşması üzerine ise ebedi bir kin hâlini aldığını anlatmaktadır.
Bu savaş bu milletin birlik ve beraberliğinin zirvesi, onların ise bin yıllık hayallerinin yıkılışıdır. Batılıların hayallerine en çok yaklaştığı bir sırada hedeflerini şaşırtan ve yakın şey ise bu asil milleti iyi tanıyamamaları ve Çanakkale ruhunu hesaba katamamalarıdır. İşte bu yüzden bizlerin Çanakkale Harbi'ni diri ve güçlü tutmamız gerekir. Dün o destan diyarında omuz omuza harp ederken akan aziz kanları birbirine karışıp kan kardeşi olan ve bugün hâlâ orda şehitliklerde yan yana yatan Diyarbakırlı Abdülkadir ile Denizlili Yusuf gibi, Mardinli Şehmuz'la, Vanlı İsmail gibi yaparak birlik ve beraberliğimizi yani Çanakkale ruhunu muhafaza etmemiz gerekir.
Çanakkale ruhu bu gücü ve enerjiyi nerden alıyordu? Onun kaynağı da milletimizin 5000 yıllık kültürü, örf, adet, gelenek ve inanç sistemidir. Bu milletin 5000 senede geliştirip olgunlaştırdığı ortak değerleridir. Mehmetçiğimizin arkasındaki bu gerçek gücü, onu yenilmez yapan gücü düşmanları da anlamış ve şahit olmuşlardı.
Bu milletin atası, ortak değerleri için, bizim canımız için kendi canını yarışırcasına veren bir atadır. Arkadaşlık dayanışması ve insan hakkına, hukukuna saygıda Çanakkale ruhunun temel taşlarındandır. O gün düğüne gider gibi körpecik vücutlarını seve seve kefensiz toprağa teslim eden bu bayrağın ve bu vatanın bedelini canlarıyla ödeyerek bize emanet eden dedelerimizin bugün bizden beklediği bu şuur ve uyanıklıktır.
Çanakkale ruhuna biraz daha yaklaşalım. Bu savaşta çocuklar da vardı. Lise talebeleri, üniversite ve medrese talebeleri, çelik çomak oynama çağındaki çocuklar bile bu vatan ve bayrak için ne bedeller ödediler. Bilecik İstasyonu'ndan kalkmak üzere olan kara trene gözü yaşlı analardan bir tanesi oğluna şu öğüdü veriyordu: "Hadi git Hüseyin'im, hadi git. Ama eğer bayrağımız göklerden inecekse, eğer minarelerden ezanlar susacaksa, eğer camilerin kandilleri sönecekse, eğer namusumuza yad eli değecekse öl de gelme Hüseyin'im. Gözüm görmesin seni. Sakın buralara dönme." Canının son yongasını cepheye ölümün üzerine gönderen gözü yaşlı bu ananın söylediği bu soğukkanlı nasihat gibi sözleriyle aslında köprüleri yakan ve gemileri batıran o titrek sesinin içinde Çanakkale ruhu yankılanmaktadır. Evladına bir tek seçenek sunan annenin dudaklarından dökülen kelimelerin içinde gizlidir Çanakkale ruhu. Çanakkale ruhu bayrağını, ezanını, Kuran'ını, namusunu evladına tercih ettiren işte bu asil ruhtur.
Çanakkale savaşı diğer savaşlar gibi sıradan bir savaş değil, bu milletin var olma savaşıdır. Bu savaş Çanakkale ruhunun şahlanışıdır. Bu savaş Anadolu'nun ve bu sebeple de bütün Türk ve İslam dünyasının kapısının anahtarının kıyamete kadar bu millette olacağının ifadesidir. Bu savaş, hâli kurtarmıştır ve bu toprakları, vatanı ebedi yapmıştır.
Bu savaş, bu asil milletin hep beraber "ÇANAKKALE GEÇİLMEZ" diye haykırdığı savaştır.
Dersimiz.com
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.