1. Egemenliğini yürütmek, iş başında olmak.
"Askerî darbeyle başa geçip hüküm sürmeye çalıştılar."
"O bölgelerde aşiretlerin hüküm sürdüğünü görmeliler."
2. Yaygın olmak.
"Bu bölgede Akdeniz iklimi hüküm sürer."
3. Bir şeyin güçlü varlığı sürüp gitmek.
"Beşinci Kral beş yıl hüküm sürdü."