1. Huylandırmak.
"Kulağımın içindeki ıslaklık iç gıcıklıyor."
"İç gıcıklayan şeyler oluyor hayatımda."
"İç gıcıklayan bir sesten şarkı dinlemek, pek hoş olmuyormuş."
2. İstek uyandırmak, kışkırtmak.
"İç gıcıklayan bir hayat hikayesi var."
"Piyangodaki büyük ödül iç gıcıklıyor."
"Etrafına, iç gıcıklayan bir parfüm kokusu yayıyordu."