Eş-Yakın Anlamlı, Anlamdaş Kelimeler Sözlüğü
-
Tir Tir kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Zangır Zangır
- Müzakere kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Görüşme, Konuşma, Mütalaa, Danışma
- Yapışkan kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Bulaşık, Tutkal, Yapıştırıcı, Zamk
- Füze kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Roket
- Nalbur kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Hırdavatçı
- Armağan kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Hediye, Mükâfat, Ödül, Bağış, İhsan, Yadigâr
- Kentçi kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Köylü
- Basılı kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Matbu
- Endikasyon kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Belirti
- Egemenlik kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Hâkimiyet, Hükümranlık, Buyruk, Hüküm
- Takribî kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Kararlama, Yaklaşık
- Çağırmak kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Seslenmek, Bağırmak, Haykırmak, Davet Etmek, Okumak, Çığırmak
- İnşa kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Yapı Kurma, Yapı Yapma, Kurma; Düz Yazı, Nesir
- Sabah Akşam kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Daima, Devamlı, Sürekli
- Ülke kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Devlet, Diyar, El, İklim, İl, Memleket, Mülk, Toprak, Yer
- Gururlanmak kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Övünmek, Kibirlenmek, Caka Satmak, Kasıntılanmak, Büyüklenmek, Kabarmak, Şişmek
- Yasasız kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Kanunsuz
- Kapkaç kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Zorla Alan, Gaasıp
- İndividüel kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Bireysel
- Kalabalık kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı İzdiham, Kargaşa, Ordu
- Taksit kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Bölüt
- Esas kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Ana, Anayasa, Asıl, Baş, Başlıca, Gerekçe, Gövde, Hakikat, İlke, Kök, Mahiyet, Omurga, Temel, Üs, Ana Öge, Asal
- Zırhlı kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Savutlu, Koruyuculu
- Evsaf kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Vasıflar, Hususiyet, Seciye, Nitelikler, Ayırtlar
- Çekimci kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Yapımcı
- İstibdat kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Baskı, Zorbalık, Sınırsız Monarii, Despotluk, Keyfe Bağlı Yönetim
- Abır kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Giyim, Haya, Haysiyet, Hürmet, Kadir Kıymet, Kıyafet, Şeref, Üst Baş
- Kafası Küflü kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Gerici
- Söyleme kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Kelam
- Püre kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Ezme
- Palan kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Semer
- Bulucu kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Kâşif; Dedektör
- Cürüm kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Suç, Yanlışlık, Kusur, Hatadan Doğan Durum
- Kazamat kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Cezaevi
- İncimiş kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Kırgın
- Kökelen kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Semiz
- Çirkef kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Şirret, Bulaşkan, İğrenç, Pis, Bulanık Su
- Gebe kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Boğaz, Hamile, İki Canlı, Yüklü, Aylı
- Başörtülü kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Eşarplı, Örtülü
- Mat Etmek kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Bozmak
- Mizahi kelimesinin eş-yakın anlamı, anlamdaşı Güldürücü, Gülmeli, Mazhakeli
Eş Anlamlı Kelimeler Sözlüğü